Güneş gücü rüzgar hızı – Venturi eclectic ve Formula-G Türkiye yarışları

Xataka’da güneş enerjisi ve rüzgar gücüyle ilerleyen Venturi ‘eclectic’ isimli güneş ve rüzgar enerjisi sayesinde ilerleyen arabadan bahseden bu iletiyi buldum. Venturi’nin eclectic modelinin benzer deneylerden farkı Haziran 2007’de piyasaya sürülecek olması.

Venturi - eclectic - The 1st energy-autonomous vehicle

İlk aşamada 200 adet üretilecek Venturi eclectic’in fiyatı 31000$ olarak belirlenmiş. 2009 yılında seri üretime geçtiğinde fiyatın 18000$ a kadar inmesi planlanmış.

Xataka > Coche solar y eólico de Venturi – (Güneş ve rüzgar arabası Venturi)

Bu konuda Tübitak’ın düzenlediği Formula-G Türkiye Kupası Güneş Arabaları Yarışları da geliştirilmiş değişik tasarım ve çözümlerin denendiği enteresan bir ortamı Türkiye’de oluşturmuşa benziyor. Elde edilen tecrübeler ve denemelerin endüstriyelleşip, ürünleşmesi bir amaç olmalı.

ODTÜ Temiz Enerji Kulübünün (ODTÜ-TEK) sayfasından güneş enerjisi ile işleyen araçlar ve Formula.G ile ilgili gazete yazılarına ulaşabilirsiniz.

Formula-G Türkiye Kupası Güneş Arabaları Yarışları 2006

2006 yılındaki Formula-G yarışına katılımın ve ekipler arasındaki rekabetin ilk yıla (2005) göre bayağı arttığı anlaşılıyor. Takım sayısı artmış. Tübitak Formula-G sayfasında esprili markasıyla dikkat çeken Saguar (Sakarya Üniversitesi İleri Teknolojiler Uygulama Topluluğu SAGUAR Projesi) ekibinin Tübitak’a yolladığı dargınlıklar bitsin mektubu ise yarışın gerginliğinin pistten padoğa kadar sarktığını gösteriyor. 🙂

Çimenler hayat kurtaracak (Ntvmsnbc’den)

Çimenler hayat kurtaracak – Ntvmsnbc

Çimenler belki de gelecekte bir enerji kaynağına dönüşebilir, zira bilim insanlarına göre çimenden elde edilecek elektrik enerjisi dünya elektriğinin yüzde 19’unu karşılayabilir. Fotosentezle emdiği karbondioksit de cabası.

Geçen sene BBC’de yayınlanmış bir habere eski Ogo’s Attic blogumdan bağlantı vermiştim. Buradan ulaşabilirsiniz: Tall grasses set to power Europe

Ntvmsnbc’nin Science dergisinden aktardığı bu haber de enteresan. Benzer konularda değişik çalışmaların devam ettiği anlaşılıyor. Haberde bahsedilen araştırmanın ilginç yönlerinden biri biyoyakıt hammaddesi olarak kullanılabilecek çimenin, mısır ve soya gibi kaynaklara göre hektar başına çok daha ucuz ve verimli olması. Değerini ve verimliliğini yitirmiş pek çok tarım arazisinin biyoyakıt hammaddesi yetiştirmek için kullanılabileceğinden ve yazıda adı geçen türden ot, çimen ve yeşilliğin yaydıklarından daha fazla karbondiyoksidi emdiğini anlatmışlar.

Ben golf alanlarının benzer amaçlarla kullanılacağını düşünüyorum. Hem dünya gereksiz bir aktividen kendini kurtarır, hem de katledilmiş orman ve tarım arazileri tekrardan işe yarar bir hale gelir. 🙂 (Ogo’nun blogu golfe düşman bloglardan biridir. 🙂 )

Öte yandan bu otlar ve çimenler Ege yöresinde zeytinyağı ve limonla güzelleştirilip leziz salatalar haline dönüştürülecek ve mutfak ve yemek kültürüne yapılmış bir katkı olarakta bilim adamlarının hanesine eklenecektir. Gördüğümüz gibi başlık boşuna atılmamış: çimenler hayat kurtaracak.

Technorati: , , , ,

No Winter for Europe

Warmest Autumn in Forever: No Winter for Europe – International – SPIEGEL ONLINE – News

Central Europe is experiencing its warmest winter in 500 years and the Alps haven’t been this warm in over a millenneum. Ski resorts are suffering, as are the bears.

Only two weeks before the official start of winter, Europe is sweating. An unusually warm autumn — which was last week credited for Germany’s fourth quarter economic surge — is forcing ski resorts to market hiking holidays, and bears to seek out places cold enough to hibernate…

…Reinhard Böhm, a climatologist at Austria’s Central Institute for Meteorology and Geodynamics, says Europe’s Alps are warmer today than anytime in the past 1,300 years.

read the article

Tags: , , , , ,

SkySail, her tankere bir yelken

ds

test

German high-tech sky sail may cut costs, emissions – Yahoo News

SkySail yük gemilerinin baş tarafına takılarak rüzgar enerjisi sayesinde hem yakıt masrafını hem de kirliliği azaltmayı amaçlayan uçurtma türü bir yelken tasarımı. Genelde sportif ve gezi amaçlı teknelerden dolayı alışık olduğumuz motor-yelken kombinasyonun son derece endüstriyel ve daha büyük gemilerde yeniden kullanılmaya başlanması çok hoşuma gitti. Bu uygulamayı kullananlardan Beluga Shipping firması yakıt masraflarında %15-20lik bir azalma umuyormuş.

SkySail’in üreticisi SkySails’in sitesinde tasarımın daha detaylı fotoğraf ve videoları görebilirsiniz. Şirketlerinin tanıtım cümlesi de dikkat çekici: Rüzgarı kara dönüştürün.

Üstteki minyatür ise Milli Kütüphane arşivinden Köşklü Gemi.Yelkenli teknelerin altın çağından kalma anonim bir eser.

bir nic.tr değerlendirmesi

Türkiye’de internet alan adlarını organize etmekle yükümlü kurum nic.tr.

Dünyada pek çok ülkede alan adlarının dağıtımı benzer bir kurumdan organize edilip, daha sonra kendi tarafından ya da aracı şirketler aracılığıyla satışa sunuluyor. Türkiye’de de teorik olarak durum bu. Aradaki fark sanıyorum diğer ülkelerde satış ve kayıt gerçekleşirken, Türkiye’de satış ve kayıt değerlendiriliyor ve bu aşama oldukça uzun sürüyor.

Son günlerde nic.tr ile yaşadığımız ve anlamakta zorlandığım problemi anlatmadan evvel bundan 9 sene evvel İstanbul’da çalıştığım şirketin alan kaydı macerasını da hatırlamış oldum. Nic.tr, belki adı değişikti bilemiyorum ama mentalite çok farklı değil, ticaret sicil kaydı bulunan bir şirkete yahu bu şirketin ismi çok genel, bu ismi veremeyiz gibisinden uyduruk bir nedenle zorunlu olarak upuzun bir alan adı aldırmıştı. Daha sonra o tarihten 7-8 sene sonra şirketin en sonunda kendi alan adını aldığını görmüş ve uzaktan sevinmiştim. İşler normalleşmiş diye.

Son günlerde Martin Mystere (Hakan) ile bir halt ettik, afedersiniz, ve bu nic.tr denen kurumdan bir alan adı almaya karar verdik. (Bundan tam 3 hafta evvel: 16 Kasım 2006 ) Ben yurtdışında yaşadığım için daha kayıt olma sırasında sorunlar yaşadım. Büyük ihtimalle kendi atladığım bir nedenle kayıt olamıyordum. (alan kaydı yapma değil, alan kaydı başvurusu yapabilmek için gerekli kullanıcı adını almak için siteye kayıt olma aşamasındaki başarısızlık)

Fazla üstelemedim ve bunun üzerine Hakan işi üzerine aldı. Kendisinin nic.tr ile daha taze tecrübesi olduğundan ve bende bu güzide kurumun müşteri servisi ile mailleşme trafiğine girmemek için haliyle çok memnun oldum. Sonuçta o anda bu kararı sadece pratik nedenlerle aldık. Bugün 6 Aralık 2006. Nic.tr arada geçen süre içinde bir sürü belge istedi.(dilekçe dahil) Kendilerine bunları yolladık. (2 hafta evvel) Halen ses yok. Bugün atılan “Bizim bir alan kaydı işi vardı, ne oldu ? Ses çıkmadı..” mesajımıza da, başvurunuz değerlendirilmektedir diye bir cevap gelmiş. Kısaca bugün git, yarın gel yani.

Bravo!

3 hafta mı değerlendiriyorsunuz alan adı başvurularını? Anlam vermekte zorlanıyorum. Düz mantıkla kendime soruyorum acaba google da site:*.co.uk araması yaptırıldığında neden 24milyon sonuç çıkarken, site:*.com.tr aramasına 300bin sonuç çıkıyor? Bunun nedenlerinden biri bu anlamsız değerlendirme aşamaları olamaz mı? Bence %100 kesin etkisi var.

Bugün herhangi bir alan adını 10 dakikada kaydedip (.com, .es ya da her neyse efsanevi .tv mesela) neredeyse 4-5 saat içinde, en fazla 1 gün içinde bir web sitesini hayata geçirmek mümkün. Bu sitenin niteliği kişisel olabilir, ticari olabilir, kar amaçlı ya da sosyal amaçlı olabilir, yatırım amaçlı olabilir, herşey olabilir. Bundan nic.tr’ye ya da başka bir kuruma ne ayrıca?

Elalem kendi ülkesinin rekabet gücünü arttırabilmek için şirket kurulum işlemlerini bile 1-2 günde halledilebilir hale getirmeye çalışıyor, bizim alan adı 3 haftadır değerlendiriliyor.

nic.tr kesinlikle “değerlendirme” yapmaktan elini çekmeli ve alan adı kayıt işlemlerini olabildiğince serbest bırakmalı. Devlet kurumları ve benzerleri (.gov, .edu, .mil) gibi uzantılar hariç herşeyi serbest bırakmalı.

Hem kendi işleri kolaylaşır hem de eminim .tr uzantılı web sitelerinin sayısı artar. Bu işi hayır için yapmadıklarını tahmin edersek gelirleri artar ve internet alan adları konusunda yapacakları diğer atılımlarla .tr uzantısını değerlendirecek (ing.value,isp.valor anlamında) projeler geliştirmeye konsantre olurlar.

Bu işten ticaret yapanlar da elbette çıkacaktır ya da kendi ismiyle ilişkisi olmayan kelimeleri alan adı olarak kaydedenler. Düzene ve hukuka uymayan durumlar varsa onlarla mücadele etmeyi önceden durdurmaya çalışmak yerine ticari, kişisel haksızlıklar ve saldırıları araştırıp, yargılamaya yönelik kurumların eline bırakırlar. O zaman başka meseleler tartışılır yok o şunu yaptı, bunu yaptı, ismimi çaldı gibisinden ama şu an yazdığım o tartışmaların seviyesi bu yazdığım iletiden bir aşama ilerisidir en azından.

Yok ille de değerlendirmek istiyorlarsa ve buna devam edeceklerse başvurulara 1 gün içinde nasıl cevap vereceklerini düşünebilirler. Otomatikman reddebilirler mesela. En azından haddimizi biliriz. Başka çözüm ararız.

Bu konuda tecrübeleri ve fikirleri olanlar lütfen yorumlarını eklesinler.

Bu arada Volkan Özçelik’in DonKişot blogunda yayınladığı .com.tr tecrübesini anlattığı Vogon Bürokrasisi iletisini de okumanızı tavsiye ederim. Kendisini tebrik ederim: 2 gün içinde tamamlamış işlemleri yine de insana Kafkamsı görüntüler hatırlatan bir dizi belge var orada.

Apophysis, fraktal görüntü üreticisi

İtalyan tasarım blogu designerblog » I frattali con Apophysis iletisi biraz eskilere dönük bir link:

Apophysis isimli fraktal görüntü üreticisi bir minik yazılım ve onun aracılığıyla değişik görüntüler yaratmış birinin (rajan) galerisinden bahsetmişler.

fractal flame, ogo, apophysisBu yazılımın bu düğme ne işe yarıyor acaba diyerek oyuncak gibi kullanılabileceğinin örneği de yanda eklediğim imaj. Rajan’ın galerisinde daha fazla aranmış ilginç görüntüler var.

Öte yandan fraktallerin sadece soyut doku ve imajlar yaratmakta işe yaradığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

Yanda Luc Bianco - terragen - tree rockLuc Bianco‘nun Terragen yazılımı ile gerçekleştirdiği görüntülerden bir tanesini ekledim. Yakından bakmanızı tavsiye ederim.

Üstteki iki görüntü matematikçi Mandelbrot’un geliştirdiği prensiplere dayanıyor:

Viral pazarlama uğruna

İspanya’da blog dendiğinde en fazla referans alınan isimlerden biri Enrique Dans. Madrid’deki Instituto de Empresa da öğretim üyesi olan Dans özellikle blogların kurumsal iletişim ve pazarlama alanlarında etkileri konularında yazıyor. Haftasonu yazdığı
Experimentando con la viralidad – El Blog de Enrique Dans iletisinde alkollü içki satış dükkan zinciri İngiliz Threshers firmasının son kampanyası ve olanları aktarmış:

30 Kasım ve 10 Aralık tarihleri arasında 10 gün boyunca tüm şampanya ve şarap çeşitlerinde %40 indirim…

Bu indirimden faydalanmanın tek koşulu bu indirim için gereken kuponun alışveriş sırasında yanınızda olması. İşi ilginçleştiren kısım bu kuponların ne dükkandan ne de dergi, gazete gibi bir yerden temin edilemeyeceği. Zira bu promosyonu öne çıkarmak içim herhangi bir kampanya da düzenlenmiş değil. Kuponların elden ele dağıtılacağı varsayılmış. Bu durumda Threshers’in seçkin müşterilerinin ve mağazada çalışanların dostlarının sadece bu indirimden haberdar olması ve dükkan müdavimlerini yeniyıl yaklaşırken memnun etmesi beklenilebilir. Tabii işin içine web ve bloglar girince, kuponların elden ele geçmesi salgın haline dönüşüvermiş. İlk olarak Güney Afrikalı bir şarap üreticisinin blogunda (Stormhoek : PRIVATE SALE AT THRESHER’S) blogküreye atılan virüs büyük süratle yayılmış ve indirim kuponunu internet üzerinde çoğaltan herkes indirimli fiyattan alışveriş yapmaya koşturunca daha promosyonun yarılanmadan Threshers mağazalarında rafların boşaldığı söyleniyor. Sadece Stormhoek sitesinden kuponun 800000 defa indirildiği tahmin ediliyor. Bir pdf dosyasından böyle bir durumda kaç yazıcı çıktısı alacağınızı siz tahmin edin. 🙂

İndirimin yüksekliğini(%40) dikkate alınca bu promosyonun mali açıdan şirkete nasıl bir etki yapacağı merak konusu. Şüphesiz tanıtım açısından başarı çok büyük. Şirket temsilcileri bile bu ilgiyi beklemediklerini daha kampanya bitmeden kabul ettiler. Muhtemelen herşeyin kontrol altında olup olmadığını görmek için hesap kitap yapmaya ihtiyaçları olacak.

Konuyla ilgili bağlantılar: