Kaliforniyalı Tenten
2007 yılında Spielberg’in temcit pilavı: Tenten diye bir not yayınlamıştım. Martin Mystere’in yazdığı bir iletiye cevaben çok olmayan beklentilerimi yazmıştım. ( Martin Mystere | İmkansızlıklar Detektifi .:: Yeniden…: Tenten de Beyazperdede * )
O yazıdan bir süre sonra Peter Jackson’ın işe dahil olduğu da yazılmıştı. Onu da iki ay sonrasında iletmişim: Tenten, Spielberg ve Peter Jackson
Bugün yeni Tenten filmini izlemeye gittim. ( The Adventures of Tintin (film) ) 3D gözlüklerimizle değişik bir Tenten tecrübesi yaşamak içim yerimizi aldığımızda 1984 ya da 1985 yılında Hürriyet Çocuk ya da benzeri bir dergide Hergé‘nin öldüğünü ve Spielberg‘in Tenten filmi yapmak istediğini ama gerekli izinleri alamadığına dair okuduğum kısa bir haberi de düşündüm. Sanıyorum bu hatıranın detayı konusunda yanılmıyorum. Öyle bir yazı vardı ama Hürriyet Çocuk konusu belki bir fantazidir.Tenten benim bir numaralı kahramanımdı ve onunla ilgili her yazılı şeyi sünger gibi emerdim. O zamanlardan bu zamana çoğu macerayı 4 dilde okudum. Eski maceraların iki versiyonlarını okudum. Hem siyasi içerikleri yüzünden sonradan eleştirilmiş siyah beyaz olanları hem o maceraların sonradan yeniden çizilmiş renkli yeni olanlarını okudum.
Filmin trailerını izlememeye çalışmıştım ama son bir ay içinde görmemek mümkün olmadı. Cool olmaya çalıştım. Zaten 4 sene önce yazdığım gibi Spielberg’in Tenten karakterinin esas niteliklerini algılayacak duyarlılıkta bir sinema yapımcısı olmadığını düşünüyorum. Kıl olmuşum bir kere. Bu onun kötü bir sinemacı, yapımcı olduğu anlamına da gelmez.
Tenten, tamamen Hergé’nin kişisel ve profesyonel bilinç gelişimi sırasında Avrupa’da yaşananların bir ürünüdür. (1. ve 2. Dünya Savaşları, barış Avrupası, ABD-SSCB kutuplaşan dünya, uzay yarışı, kolaylaşan seyahat yöntemleriyle yakınlaşan kültürler ve onların hikayeleri ve koloniyalizmin şekil değiştirmesi…)
Tenten, Avrupa’nın 20.yy hüsran ve başarısının sembolüdür. Aynı zamanda Hergé’nin kişisel yaşamındaki ilişkilerinin ve etkilerin sonucunda karakteri oluşmuştur. Bazı Tenten maceraları Hergé’nin siyasi ve kültürel olarak bilinçlenmesiyle yeniden çizilmiş, karakterler ve hikayeler koloniyalist (hatta ırkçı) ukala bir çizgiden uzaklaşıp evrensellik kazanırken eşitlikçi bir noktaya doğru gelişmiştir.
Bu Tenten’in birinci özelliğidir. Her Tenten hikayesi anlatıldığı döneme dair gerçekçi referanslar ve hikayeler içerir. Geçmiş ya da geleceğe yönelik kurgu ve hikayeler ise detaylı araştırmaların sonucunda yansıtılır. Tenten, çağdaştır. Geçmişe ya da geleceğe yönelik yaratılmış bir karakter değildir. Kesinlikle çizildiği döneme aittir ama detayların fazlalıkları indirgendiğinden hikayelerin özü ileriye dönük öngörüleri de saklar. Bu Hergé’nin toplumbilimci ya da kahin olmasından dolayı değil çok usta bir soyutlamacı, basitleştirici olmasından kaynaklanır.
Genel bir dünya perspektifi kurduktan sonra onun üzerine hikayelerini, kahramanları örer. Nice romancının yapamadığını ustalıkla yapar. Örneğin Balkanlar ve Orta Avrupa’ya dair Tenten maceraları yıllar sonra Yugoslavya’nın parçalanması sırasında pek çok kişinin aklına gelmiştir. Konuyla ilgili gazete ve kitaplarda 1990 ve 2000lerin başlarında yazılar yazılmıştı. Kurgu Tenten maceraları ile Balkanlardaki acılı ayrışmanın bazı görüntülerinin birebir örtüşmeleri şaşırtıcıdır.
Tenten’in ikinci özelliği ise görsel grafik ürün olarak ‘ligne claire’ (temiz çizgi) ekolünün sembol örneği olmasına dayanır. Ligne claire, gerçekçi perspektifler, soyut ve basitleştirilmiş detaylar, sınırlar ve formları belirleyen çizgilerin gerçek insan oranlarındaki kurgu, karikatür karakterlere hayat vermesiyle ilişkilidir. Gereksiz detaylara yer yoktur ama mekanlar ve nesneler birebire yakın bir benzerlikte yansıtılır.
Film görsel olarak etkileyiciydi. Bunu inkar etmek ahmaklık olur. Ama yukarıda özetlediğim iki nokta tamamen teknik ve görsel uygulama ve Spielberg duyarsızlığı ile es geçilmiş. Spielberg’in sembolizm anlayışı öldürülmek üzere olan bir kız çocuğunun siyah beyaz görüntü üzerinde kırmızı elbisesinde tanımlanmıştır. Tenten, mantığından uzaktır.
Hergé’nin kendini geliştiren bir çizer, becerikli bir stüdyo yöneticisi olduğu su götürmez bir gerçek. Yaşasaydı yeni teknolojileri nasıl kullanıp, kullanmayacağını kestiremeyiz. Tenten için hem sinema filmi hem de çizgi film yaptırmış bir yaratıcıdan ama bunu yaparken yol boyunca hem edebi hem grafik olarak tüm fazlalıkları azaltan bir adamdan bahsediyoruz. Denemeci olacağı kesindi ama acaba ne kadar temel çizgisinden uzaklaşırdı? Ben de 3D ve genel olarak teknoloji savunucusu olmama rağmen konuya duygusal yaklaşmayı uygun görüyorum ve saldırmaya devam ediyorum. 🙂
Kaptan Haddock’ın kazağının örgü detayları Tenten izleyicisi için önemli değildir. Etkileyici görüntüler oluşmasını sağlasa bile hiperrealizm‘e yaklaşan doku ve 3d kaplamalar Tenten hikayesi ve Tenten karakterlerini zenginleştiren değil sadece yapımcılarının karakterleri sunmaktaki eksikliklerini kapatan unsurlar olmuşlar.
2011 yılında sunulan bir Tenten filminde verilecek çağdaş referans bir takip sahnesinde olduğu gibi Indiana Jones filmlerine yapılmamalıydı. Tenten, tüm dünyada maceralar yaşadıktan sonra dönerken, Indiana Jones daha yeni gidiyordu. :p
Filmin başlangıç ve sonunda Hergé ve Tenten stüdyolarına dair ithaflar neredeyse görünmüyor. Spielberg ve yapımcılara dair ithaflar dikkat çekiyorlar. Filmin ilk sekansında Hergé’ye yapılan güzelleme tamamen kendi kendini mutlu etmeye yönelik bir gösteridir. Bu adamın suratını tanımayanlar için sokakta karikatür çizen biriydi o.
Spielberg, Avrupa’nın hüsran ve başarısının çocuğu Tenten’i Kaliforniya ürünü bir karaktere çevirmeyi başarmış. Tenten’i Tenten yapan temel konuları tamamen sallayarak sığlığını bir kere daha kanıtlamış. İçerik, hikaye ve kahramanlardan çok bu projeyi zor kılan noktalar, teknik zorluklar, Tenten stüdyoları ile yapılmış uzatmalı pazarlıklar öne çıkarıldı. Bu kapsamda bir projede bunların konuşulması doğal görülüyor. Doğal olduğu için de bu irdelemeler konuşulan olguyu sıradanlaştırır. O da diğer filmler gibi gişe rakamları, render edilen kare sayıları gibi özetlenir halde. Tenten eskisiden daha sıradan… Aferin Spielberg…
Peter Jackson yerine mesela Michel Gondry gibi Avrupa çizgi roman kültürü daha gelişmiş, popüler kültür işleri yapan görsel efekt yaratımı açısından zıpır biri işin kafa koparma kısmına el atsaydı ne farklılık olurdu diye spekülasyon yapmanın bir manası yok. Peter Jackson bize Kaptan Haddock’in kazak dokusunu, çirkin 3D karakter tasarımlarını gelişmiş görsellik diye yedirip yutturdu bile. Tenten’in etkileyiciliğin detayların derinliğinde değil soyutlamanın yoğunlugunda olduğunu düşünmeleri beklenirdi. İhtiyacımız olmayan bir sürü detayı verdi bize.
Sinemada filmi izleyenlerin yarısı çocuktu. Film bitince hep beraber alkışladık. 25 sene sonra bu çocuklardan kimisine çizgi roman kahramanı Tenten iz bırakmış olacak mı? Milou’dan arkadaşlarına, sevdiklerine tshirt boyayacaklar mı? Kim bilir? 🙂
Bu arada karakterler içinde Kaptan Allan bence en başarılı üretilmiş olandı. Şerefsiz Allan’ı iyi yapmışlar hakikaten. Kader işte. İşin matrak yanı Steve Spielberg’in ikinci adı da Allan. Hahaha! Tatlı su haydutları korsanları!
Tenten 3d model tasarımı hakkında spekülasyona gerek yok. En zoru o doğal olarak. Saçın rengini tuttursalar, kahkülden bahsederiz. Sanki daha sarışın, kumral bir karakter bekliyordum. Canlandırmaları beğendim. Motion capture çıktı mertlik bozuldu denirdi bir dönem ama bu güzel bir uygulama olmuş.
Haddock‘ı tutmadım. İfadelerin eksikliğini patates burunu dengelemek için bozdukları suratla yakalamaya çalışmışlar. Olmamış bence. Eğmeye bükmeye gerek yoktu… Ayıp olmuş yani… :p
Bu filmde çok yer edinmiş Sakharine ise sanki Tenten filmine Shrek filmi figüranlığından sonra gelmiş gibi. Tek kelimeyle berbat olmuş. Tam Shrek karakteri. Ne işin var senin koçum bu filmde yahu… Dakikalarca seni izledik. (Shrek benim için 4. sınıf bir karakterdir… Filmi canlandırma ve 3d sinema açısından çok önemlidir ama karakter ucuz fairy tale karakteridir. Peter Jackson’ın yüzünden Tenten’le aynı yazıda bahsediyorum. 2 film birden bile vizyona girmemesi gerekir.)
Nestor, oldum olasıya at suratlı olmaktan dolayı kazanıyor. Tutturmuşlar. Sevdim! 🙂
Milou‘da tam olmamış. Bari biraz daha şirin yapsaydınız da arkadaşına, sevgilisine Milou çizemeyen 3D Milou tshirti alaydı. <3
Castafiore‘yi de sevdim bu arada. O süper. 🙂 Allan‘dan sonra onu da tutturmuşlar.
Detektif ikizler Dupont ve Dupond 3D karakter tasarımında komiklikle salaklık arasındaki hali iyi yansıtmışlar. Canlandırmaları da hoştu. Yine de bu iki karakter sadece salaklık sembolü müdür? Ben açıkçası onları da tutturamadıklarını düşünüyorum.
Bu yazıyı yazarken hiçbir kaynağa başvurmadım ama Tenten denince Michael Farr ve Benoît Peeters‘ın kitaplarını okumanızı tavsiye ederim. Tintinology‘nin nabzını onlar belirlemişlerdir. Farr’ın kitaplarını Bilkent Üniversitesi kütüphanesinden alarak, Peeters’ın kitabını da Fnac Chatelet’de uzun uzun okudum… Şimdi bulamadığım LeNouvelObservateur dergisinin 1999 sonu ya da 2000 başı yayınlarından birinde de Tenten ve gerçek dünyada yaşananların benzerliğiyle ilgili ilginç bir karşılaştırma vardı. Arayanlar bu ipucunu kullanarak bulabilirler.
Not: bu yazıyı yazarken bir damla Loch Lomond tüketilmedi! Loch Lomond’ları Kaptan Haddock için saklıyorum…